Fransa, İran'da tutuklu bulunan iki vatandaşının durumu nedeniyle Tahran yönetimini Uluslararası Adalet Divanı'na (UAD) şikayet etmeye hazırlanıyor. Bu hamle, iki ülke arasındaki gerilimi daha da tırmandırabilir. Peki, Fransa'nın bu ani kararının ardında yatan sebepler neler?
Fransa'nın UAD Başvurusu: Neden Şimdi?
France 2 kanalına konuşan Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noel Barrot, İran'da tutuklu bulunan Fransız vatandaşları Jacques Paris ve Cecile Kohler'in "işkenceye benzer onur kırıcı koşullarda" tutulduğunu ve konsolosluk ziyaretlerinden mahrum bırakıldığını söyledi. Barrot, bu gerekçelerle İran'ın konsolosluk koruma hakkını ihlal ettiğini savunarak, bugün itibarıyla Uluslararası Adalet Divanı'na başvuracaklarını belirtti.
- Tutukluların kötü koşullarda tutulması
- Konsolosluk ziyaretlerinin engellenmesi
- Konsolosluk koruma hakkının ihlali
Bu iddialar, Fransa'nın UAD'ye başvurmasının temelini oluşturuyor. Ancak, İran'ın bu suçlamalara ne yanıt vereceği merak konusu.
Casusluk Suçlamaları ve Baskı İddiaları
Jacques Paris ve Cecile Kohler, 2022 yılı Mayıs ayında İran'da gözaltına alınmıştı. İran makamları, her iki kişinin de Fransa dış istihbarat servisi DGSE için çalıştığını ve ülkede rejim değişikliğine zemin hazırlamak amacıyla faaliyet yürüttüklerini ileri sürdü. Söz konusu suçlamalarla ilgili görüntüler, Ekim 2022'de İran devlet televizyonunda yayımlanmıştı.
Fransız Dışişleri Bakanlığı ise yayımlanan videoların gerçekliğine itiraz ederek, Paris ve Kohler’in "ajan olduklarını itiraf ettikleri" görüntülerin baskı altında alındığını ileri sürmüştü. Bakanlık, söz konusu tutuklamaların keyfi olduğu yönünde açıklamalarda bulunmuştu. Bu durum, iki ülke arasındaki diplomatik krizi derinleştiriyor.
Bu iddialar ışığında, Fransa'nın UAD'ye başvurusu, sadece hukuki bir süreç değil, aynı zamanda diplomatik bir mücadele olarak da değerlendirilebilir.
UAD Süreci ve Olası Sonuçlar
Fransa'nın UAD'ye yapacağı başvurunun, iki ülke arasındaki diplomatik tansiyonu daha da artırabileceği değerlendiriliyor. UAD'nin vereceği karar, hem tutuklu Fransız vatandaşlarının geleceği hem de Fransa-İran ilişkileri açısından kritik bir öneme sahip. Bu süreçte, uluslararası toplumun tepkisi ve diğer ülkelerin tutumu da belirleyici olabilir.
Uluslararası Adalet Divanı'nın bu davayı nasıl ele alacağı ve hangi kararları vereceği, önümüzdeki günlerde yakından takip edilecek. Bu başvuru, sadece iki ülke arasındaki bir sorun olmaktan çıkıp, uluslararası hukukun ve diplomasinin önemli bir sınavı haline gelebilir.