Prof. Dr. Zülfikar Bayraktar'ın analizine göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in İslam'a bakışı, ülkenin iç ve dış politikalarında önemli bir rol oynamaya başladı. Putin'in İslam'ı Rusya'nın manevi yaşamının ayrılmaz bir parçası olarak görmesi ve Müslümanlarla yakın ilişkiler kurması, Batı'ya karşı yürüttüğü mücadelede stratejik bir öneme sahip.
Putin'in İslam Algısı: Başmüftü'nün Gözünden
Başkurdistan gezisi sırasında Rusya Şeyhülislamı Başmüftü Talgat Taceddin ile bir araya gelen Prof. Dr. Bayraktar, Putin'in İslam ve Müslümanlarla ilgili düşüncelerini öğrenme fırsatı buldu. Başmüftü Taceddin, Putin'in İslam'ın Rusya'nın manevi yaşamının ayrılmaz bir parçası olduğunu, İslam inancının insanlara merhameti, adaleti ve yakınlarına özen göstermeyi öğrettiğini söylediğini aktardı. Ayrıca Putin'in İslam ahlakına tüm insanlığın ihtiyacı olduğunu vurguladığını belirtti.
Başmüftü Taceddin, Putin'in şu sözlerini aktardı: "Bugün Rusya Federasyonu içerisinde yaklaşık olarak 20 milyondan fazla Müslüman var. Müslüman toplum aynı zamanda Rusya’nın da en ayrılmaz unsurlarından biri."
Putin'in dini liderlerle düzenli olarak bir araya gelerek onların fikirlerini aldığını ve bu vesileyle taleplerini dile getirme fırsatı bulduklarını belirten Başmüftü, Putin'in Müslümanların hakları ve hukukları konusunda hassasiyet gösterdiğini ifade etti.
Putin'in Gözünden İslam'ın Rolü
Putin'in İslam'a yaklaşımının, Rusya'daki Müslüman, Hristiyan ve diğer inançlara sahip toplumların birlik ve beraberlik içerisinde yaşamasında önemli bir katkısı olduğu düşünülüyor. Putin, tüm dinlerin bir Tanrısı olduğunu ve müştereklerde birleşilmesi gerektiğini vurguluyor.
Başmüftü Taceddin, Putin'in şu sözlerini aktardı: "Hz. Musa, Hz. İsa ve Hz. Muhammed hepsi bir Tanrıya inanıyor ve bizler de yaratıcının bizlerden istediği barış ve kardeşlik duygusu etrafında kenetlenmeliyiz!"
Putin'in gençlerin ahlaklı, erdemli ve vatansever birer birey olmasında İslam inancının yol gösterici olduğunu düşündüğü ve dinin içtimai hayatta önemli bir işleve sahip olduğunu ifade ettiği belirtiliyor. Ayrıca, Rusya'daki gençliğin sağlam ve manevi değerlerle yetişmesine büyük özen gösterdiği vurgulanıyor.
Putin'in İslam Stratejisinin Arkasındaki Nedenler
Putin'in İslam konusundaki ılımlı ve hoşgörülü yaklaşımının ardında, Rusya'da uzun yıllardır uygulanan ekonomik, dil, kültür ve din politikalarının sonuçlarının yeniden değerlendirilmesi süreci yatmakta olabilir. Ayrıca, Müslüman ülkelerle ilişkileri iyi tutmak, Batı'ya karşı verdiği mücadelede stratejik bir öneme sahip. Putin'in kendisini, birleştiren ve bütüncül bir sistemin temsili olan Sovyetler Birliği'nin mirasçısı olarak gördüğü de aşikâr. Bu yüzdendir ki; birlik, beraberlik ve adalet kavramlarını sıkça kullanması tesadüf değil. İşte bu noktada da İslam ve Müslümanlık kavramları Putin için önemli bir yere sahip.
Putin'in Körfez ülkelerine yapmış olduğu birçok seyahatte Müslüman ülkelerle dostane ilişkilerin geliştirilmesine büyük önem verdiği belirtiliyor. Putin'e göre Rusya ile Müslüman ülkeler birçok konuda ortak sorunlara sahip ve bu ortak sorunların çözümünde Müslüman ülkelerle iş birliğine hazır olduğunu her platformda ifade ediyor.
- Ekonomik işbirliği
- Kültürel değişim
- Terörle mücadele
Rusya Müslümanları konusunda Putin'in üstlenmiş olduğu yeni vizyon ve misyon da doğru okunması gereken yeni bir döneme işaret etmekte.
Sonuç olarak, Putin'in İslam'a yaklaşımı, Rusya'nın iç ve dış politikalarında önemli bir rol oynamaya başladı. Bu durum, Türkiye ve Rusya arasındaki ilişkilerin derinliğini ve stratejik önemini daha da artırabilir. Karşılıklı anlayış ve yapıcı diyalog, bu yeni dönemi fırsata çevirmek için önemli anahtarlar olacaktır.