Ankara'da sahte e-imza düzenleyen bir suç örgütüne yönelik yürütülen soruşturmada yeni bir aşamaya geçildi. Başsavcılık, 123 şüpheli hakkında yeni bir iddianame hazırladı. Bu iddianame, daha önceki soruşturmalarla birleştirilerek sanık sayısının artmasına neden oldu. Peki, bu sahte e-imza şebekesi nasıl çalışıyordu ve hangi suçları işliyorlardı? İşte detaylar...

Sahte E-İmza İle Neler Yapıyorlardı?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma, kamu görevlilerine ait e-imzaların taklit edilerek sahte belgeler oluşturulduğunu ortaya çıkardı. Bu sahte e-imzalar, özellikle sürücü belgesi sınavlarında değişiklik yapmak ve mesleki eğitim sertifikaları düzenlemek amacıyla kullanılmış. Örgütün yasa dışı yollarla ürettiği e-imzalarla neler yaptığına dair bazı örnekler:

• Sürücü belgesi sınavlarında usulsüzlük
• Sahte mesleki eğitim sertifikası düzenleme
• İşletme açmak için gerekli belgelerde sahtecilik

Başsavcılık, örgütün elebaşı olduğu iddia edilen Ziya Kadiroğlu ve 18 örgüt üyesi hakkında "suç örgütü kurma", "resmi belgede sahtecilik", "kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek" ve "bilişim sistemine müdahale" gibi ağır suçlamalar yöneltti. Hazırlanan iddianame, Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.

Soruşturmanın Derinleşen Boyutları

Soruşturmanın üçüncü dalgasında dikkat çekici bir detay ortaya çıktı: Fiziki olarak sahte belgeler üretildiği belirlendi. Bu yöntemle düzenlenen bazı mesleki eğitim sertifikalarıyla işletmelerin açıldığı tespit edildi. Örgüt lideri Kadiroğlu'nun, örgüt üyelerine talimatlar verdiği, toplantılar düzenlediği ve kod isimler kullanarak görev dağılımı yaptığı belirlendi. Bu durum, örgütün ne kadar organize ve planlı hareket ettiğini gözler önüne seriyor.

Devlet Denetleme Kurulu Devrede

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Devlet Denetleme Kurulu (DDK),16 Ekim'de sahte e-imza iddialarıyla ilgili geniş kapsamlı bir inceleme başlattı. Kurul, kamu hizmetlerinde güvenliğin korunması amacıyla elektronik imza süreçleri ve kurumların bilgi güvenliği uygulamalarını mercek altına aldı. DDK'nın bu incelemesi, benzer olayların tekrar yaşanmaması için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor.

Sahte e-imza soruşturması, devletin kurumlarında yaşanan güvenlik açıklarını ve bu açıkların nasıl suistimal edilebileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Soruşturmanın sonucunda suçluların hak ettikleri cezaları alması ve kamuoyunun bu tür olaylara karşı daha bilinçli olması büyük önem taşıyor. Devletin ilgili kurumları, elektronik sistemlerin güvenliğini artırmak ve benzer suçların önüne geçmek için daha fazla çaba göstermeli.