
TRT Sunucusundan Sanatçıya Şok Saldırı! Baskı ve Sansür Mü?
Esaretten Cesarete Kısa Film Festivali'nde yaşanan olay, sanat dünyasında büyük yankı uyandırdı. TRT sunucusu Oya Eren Özkan'ın yönetmen Ecre Begüm Bayrak'a yönelik sözlü saldırısı, sanatçılar tarafından sanat üzerindeki baskı ve sansürün bir göstergesi olarak yorumlandı. Yönetmenler Bayrak ve Salihoğlu, yaşananların sadece kendilerine değil, tüm sanat camiasına yönelik bir tehdit olduğunu vurguladı.
Sanatçılardan Sert Tepki: "Bu Bir Gözdağıdır!"
Yönetmen Ecre Begüm Bayrak, yaşananları kişisel bir tartışma olarak görmediğini, aksine politik bir saldırı olduğunu belirtiyor. Bayrak, TRT'de sunuculuk yapmanın devleti temsil ettiği algısının kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, "Bu saldırı, son yıllarda sanata uygulanan sistematik baskının bir sonucu" dedi. Sanatçının sözleri şu şekilde devam etti:
“Uğradığımız hakaret ve saldırı, indirgenmeye çalışıldığı gibi basit bir sunucu-yönetmen tartışması değil. Son derece politik ve bu olay üzerinden konuşmak, isteyen bütün sanatçılara adeta parmak sallanıyor, gözdağı veriliyor. Sunucunun tavrı son yıllarda sanat üzerinde kurulan baskıdan, sansürden azade değil. Bu baskıya ve sansürcülüğe güvendiği için böyle bir tepki verebiliyor. Böylece konuşmak isteyen herkesin iki kez düşünmesi, hatta susması bekleniyor.”
Bayrak, filminin isminin "Kurtlar" olmasının nedenini ise şu sözlerle açıklıyor: Kurt imgesinin Türkiye siyasetindeki yerini ve temsil ettiği özellikleri düşünüyordum. Neden onca hayvan içinden kurt seçiliyor? 'Bakın bu kurt, dikkatli olun. Tersine gitmeyin, ısırır ve saldırır' gibi bir anlayışla bu imge oluşturulmuş. Oysa biz halkız ve birlikteyken onlardan daha güçlüyüz. Bu ismi de mizahi bir yolla seçtim. Hangi kurdun daha büyük olduğuna halk karar versin.
"Bawer Barışçıl Bir Film, İnkâra Karşı Bir Ses"
Bawer (İnanış) filminin yönetmeni Erdal Salihoğlu ise yaşananları daha çok bireysel bir bağnazlık olarak değerlendiriyor. Salihoğlu, "Bana göre sunucu dediğin araştırma kimliğinin farkında olmalıdır. Ülkemizin geçmiş ve geleceğinde neler olup bittiğini, nerede olduğunun ve nasıl davranması gerektiğini objektif olarak değerlendirmeli ve bilmelidir. Yaşanan olay, ben olmak üzere genç yönetmenlerimize, tarafsız jüri heyetine ve festivale emek veren herkese saygısızlıktı" diyor. Filminin çıkış noktasını, babasının yaşadığı gerçek bir anıya dayandıran Salihoğlu, "Dedem Türkçe bilmediği ve güvensiz bulduğu için babamı okula göndermek istememiş. Öğretmen ise anlamaya çalışmak yerine dedemi tehdit etmiş, sonrasında arbede yaşamışlar. Babam bu nedenle okula gidememiş. Ben de tam bu noktada ‘öğretmen dedemle empati yapmaya çalışsaydı nasıl olurdu’ sorusunu senaryolaştırdım. Anlayış ve empati ile birleştirici bir film yapmayı amaçladık" diye anlatıyor.
Salihoğlu’na göre filmin amacı kutuplaştırmak değil, ortak bir duyguda buluşmak. Ancak gecede sunucunun “Kürtler hiçbir zaman sıkıntı çekmedi” söylemini tarihi bir inkâr olarak değerlendiriyor:
“Ben Şırnaklı bir Kürt’üm. Böyle bir ifade, Kürtleri ve yaşadıklarını yok saymaktır. Ülkemizde hâlâ Kürtlerin yaşadıklarını görmezden gelen, inkâr eden bir zihniyetin olması bizi üzmekten çok şaşırtmıştır. Zira, günümüzde verilere ulaşmak çok kolay. Doğu-Güneydoğu bölgesini ziyaret eden bir kişi, ‘Kürtler hiçbir zaman zorluk çekmedi’ söyleminde bulunmaya utanır ve gülünç bulur.”
Sanat Dünyası Ayağa Kalktı! Sonuç Ne Olacak?
TRT sunucusunun festivaldeki saldırısı, sanat camiasında büyük bir infiale yol açtı. Sanatçılar, bu tür olayların sanat üzerindeki baskıyı artırdığını ve ifade özgürlüğünü tehdit ettiğini belirtiyor. Yaşanan bu olay, Türkiye'deki sanat ortamının ne kadar özgür ve bağımsız olduğu sorusunu bir kez daha gündeme getirdi. Olayın ardından festival yönetimi ve diğer sanatçılar, Bayrak ve Salihoğlu'na desteklerini açıkladı. Sanat dünyası, bu tür saldırılara karşı birlik ve dayanışma içinde olmanın önemini vurguluyor. Bu olayın ardından nasıl bir sonuç çıkacağı ve sanat dünyasının bu duruma nasıl tepki vereceği merakla bekleniyor.