Bir ülkeyi yönetmek, hiç şüphesiz ki büyük bir sorumluluk ve zorlu bir süreçtir. Ekonomiden iç ve dış güvenliğe, adaletten eğitime, sağlıktan dış politikaya kadar pek çok farklı alanda kararlar almak, farklı halk gruplarının beklentilerini karşılamak ve çıkar gruplarını bertaraf ederek adaletli bir yönetim sergilemek kolay değildir. Alınan her karar, bir kesimi memnun ederken diğerini rahatsız edebilir. Günlük sorunlarla uğraşırken, toplumun ve özellikle gençlerin geleceğini güvence altına almak için sürekli çaba göstermek gerekir.

Yöneticiliğin Vebali ve Sorumluluğu

Ülkeyi yönetenlerin omuzlarındaki yükün ağırlığı düşünüldüğünde, yöneticiliğin ne denli büyük bir sorumluluk gerektirdiği daha iyi anlaşılır. Kul hakkı ihlali ihtimali olan yönetim kademelerinde bulunan kişilerin, gece gündüz çalışarak ve fırsat buldukça Allah'a sığınıp af dilemeleri gerekir. Yöneticiliğin vebalinin büyüklüğünün farkında olanlar, Allah korkusundan yemeden içmeden kesilebilirler. Unutulmamalıdır ki, sorumluluğu büyük olan işin sevabı da günahı da büyük olur.

Adalet ve Ehliyetin Önemi

Peki, ülke ve kurumları yönetecek dürüst, adaletli ve liyakat sahibi insanlar yönetimden kaçarlarsa ne olacak? Günümüz şartları, adil ve merhamet sahibi yöneticilerin işini zorlaştırmaktadır. Yönetilen halk kitleleri de adil yöneticilerin işini kolaylaştırmak yerine zorlaştırmaktadırlar. Tarihe baktığımızda, Emevi Halifesi Ömer Bin Abdülaziz gibi ülkelerini adalet ve merhametle yöneten örnek şahsiyetler görmekteyiz. O zat, halife olmak istememesine rağmen, ulema ve ricalin baskısıyla halifeliği kabul etmiş ve imparatorluğu adaletle yönetmiştir.

• Adaletli yönetimde insanlar haklarının korunacağına inanır.
• Devlete olan güven artar.
• İnsanların birbirlerine olan güveni de artar.
• Huzurlu bir toplumda her türlü istikrar sağlanır.

Adaletsizlik, tarih boyunca nice devletleri ve imparatorlukları yıkmıştır. Adil bir yönetici, adaletli uygulamalarının karşılığını hem bu dünyada hem de ahirette güzellik olarak görür. Peygamber Efendimiz (sav), "Adaletli devlet başkanı, Allah’ın gölgesinde gölgelenecek yedi sınıf insanlardan biridir" buyurmaktadır.

Nefsi Yönetmek Daha mı Zor?

Maalesef, günümüzde adalette ve ehliyette ihmaller yaşanmaktadır. İnsanların doymak bilmeyen makam ve mal hırsı, adalet ve liyakatın uygulanmasının önündeki en büyük engeldir. İnsanlar bir noktadan sonra "hizmet etmek" yerine "egemen olmak" istemektedirler. Makamı bir sorumluluk değil de bir ayrıcalık gibi görmeye başladıklarında, adaletin ve liyakatın yaşaması neredeyse imkansız hale gelir. Ehliyetli insanlar sistem dışına itilir, toplumda güvensizlik başlar ve gençler umutsuzluğa düşer. Aslında, devleti yönetmekten çok daha zor olan, nefsi yönetebilmektir.