Ekonomi Alarmı! Küresel Gelişmeler Türkiye'yi Nasıl Etkileyecek?
Ekonomi

Ekonomi Alarmı! Küresel Gelişmeler Türkiye'yi Nasıl Etkileyecek?


06 June 20255 dk okuma13 görüntülenmeSon güncelleme: 15 June 2025

Küresel makro ekonomik dengeleri derinden etkileyen gelişmeler, Türkiye'nin ekonomik geleceği üzerinde önemli soru işaretleri yaratıyor. Enflasyon beklentileri, büyüme hedefleri ve jeopolitik riskler, ekonomi yönetiminin dikkatle izlemesi gereken faktörler olarak öne çıkıyor. Peki, Türkiye bu zorlu süreçte nasıl bir yol izlemeli?

Enflasyon ve Faiz Politikası

Küresel enflasyonun 2025 ve 2026 için yukarı yönlü revize edilmesi, Türkiye'nin dezenflasyon çabalarını zorlaştırabilir. Rusya-Ukrayna Savaşı'nın yarattığı belirsizlik ortamında, petrol ve altın fiyatlarındaki dalgalanmalar enflasyon üzerinde baskı oluşturuyor. Ancak, Türkiye'nin mayıs ayında görülen %1.53'lük TÜFE artışı, dezenflasyon programının işe yaradığına dair umutları artırıyor. Yaz aylarında enflasyonun beklentilerin altında seyretmesi durumunda, TCMB'nin faiz indirimleri için eli rahatlayabilir.

Küresel petrol ve altın fiyatlarının makul seviyelerde seyretmesi, Türkiye'yi iki açıdan olumlu etkileyecektir: Dışarıdan enflasyon ithalatının azalması ve cari işlemler açığının kontrol altında tutulması. Hane halkının enflasyon beklentilerinin yüksek seyretmesi ise, eylül ayında yıllıklandırılmış enflasyonun %30'un altına düşmesiyle iyileşebilir. Bu durumda, TCMB'nin haziran ayı PPK toplantısında faiz koridorunun üst bandını %45'e çekerek TL fonlama maliyetini düşürmesi bekleniyor. Hatta, haziran ayı enflasyonunun %1'in altında kalması, temmuz ayında 250 baz puanlık bir faiz indirimi olasılığını dahi gündeme getirebilir.

Büyüme Beklentileri ve KOBİ'ler

Küresel büyüme beklentilerinin düşmesi, Türkiye'nin ekonomik hedeflerini de etkiliyor. 2000-2019 yılları arasında %3.7 olan küresel ortalama GSYH büyüme hızı, 2025 ve 2026 için %2.7-3.3 arasına gerilemiş durumda. Türkiye'nin dünya ekonomisinde ilk 10 arasına girmesi ve 2 trilyon doların üzerine çıkması için minimum %4'lük bir reel büyüme hızı gerekiyor. Ancak, 2025'in ilk çeyreğindeki %2'lik büyüme, yılın tamamı için %1.8-2.4 arasında bir büyüme hızına işaret ediyor. Bu durum, özellikle KOBİ'lerin ayakta kalması için yeterli olmayabilir.

Bu nedenle, önümüzdeki kasım ayına kadar dezenflasyon programının sonuçlarını alıp, 2026 için yeniden %4 reel büyüme patikasına dönmek büyük önem taşıyor. Yatırım hamlesi ağırlıklı bir büyüme stratejisi, istihdamın korunması ve KOBİ'lerin desteklenmesi açısından kritik bir rol oynayacaktır.

Jeopolitik Riskler ve Tarım-Gıda Fiyatları

Dünyanın dört bir yanındaki jeopolitik gerilimlerin küresel tarım ve gıda fiyatları üzerindeki etkileri de yakından takip edilmeli. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı'nın uzaması, gıda arzında sorunlara yol açabilir ve enflasyonu tetikleyebilir. Türkiye'nin bu tür risklere karşı hazırlıklı olması ve alternatif tedarik zincirleri oluşturması gerekiyor.

  • Enerji fiyatlarındaki dalgalanmalar: Türkiye'nin enerji ithalatına bağımlılığı, enerji fiyatlarındaki artışların enflasyon üzerinde baskı yaratmasına neden olabilir.
  • Jeopolitik gerilimler: Bölgesel çatışmalar, ticaret yollarını etkileyebilir ve ekonomik büyümeyi olumsuz etkileyebilir.
  • İklim değişikliği: Kuraklık ve doğal afetler, tarımsal üretimi azaltabilir ve gıda fiyatlarını yükseltebilir.

Türkiye ekonomisi, küresel gelişmelerin etkisi altında zorlu bir dönemden geçiyor. Enflasyonla mücadele, büyüme hedeflerini tutturma ve jeopolitik risklere karşı hazırlıklı olma, başarı için kritik öneme sahip. Dezenflasyon programının kararlılıkla uygulanması, yapısal reformların hayata geçirilmesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesi, Türkiye'nin ekonomik geleceği için hayati önem taşıyor.