
Ekonomi Alarm Veriyor! Enflasyon Uçuşta, Güven Dipte mi?
Türkiye ekonomisi, Mayıs 2025 itibarıyla kritik bir dönemden geçiyor. Enflasyon, güven endeksleri ve döviz kurlarındaki hareketlilik, piyasaların yakından takip ettiği konuların başında geliyor. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB)'nin açıkladığı son veriler ve uzman yorumları, ekonomik gidişat hakkında önemli ipuçları sunuyor.
Enflasyon ve Para Politikası: Hedefler Tutacak mı?
TCMB Başkanı Fatih Karahan, sıkı para politikasının enflasyonun ana eğiliminde düşüş sağladığını vurguluyor. Ancak, 2025 yıl sonu enflasyon tahmini %24 olarak korunuyor. Bu durum, enflasyonla mücadelede henüz istenilen seviyeye gelinemediğini gösteriyor. 2026 yılı için enflasyon tahmini %12, 2027 yılı için ise %8 olarak belirlenmiş durumda. Bu hedeflere ulaşmak için para politikasının etkinliği ve küresel ekonomik koşulların seyri büyük önem taşıyor.
Karahan'ın açıklamalarına göre, enflasyonla mücadelede kararlılık devam edecek. Ancak, piyasalar gelecekteki faiz kararlarını ve diğer para politikası araçlarının nasıl kullanılacağını merakla bekliyor. Özellikle, küresel enflasyonist baskıların azalması ve iç talepteki yavaşlama, TCMB'nin elini rahatlatabilecek faktörler arasında gösteriliyor.
Enflasyonun düşüş trendine girmesi, tüketici güvenini artıracak ve ekonomik aktiviteyi destekleyecektir. Ancak, bu sürecin ne kadar süreceği ve hangi zorluklarla karşılaşılacağı belirsizliğini koruyor.
Reel Kesim Güven Endeksi: İş Dünyası Endişeli mi?
TCMB'nin açıkladığı Reel Kesim Güven Endeksi (RKGE),Mayıs ayında 101,4 seviyesine geriledi. Geçen ay 103,2 olan endeks, ekonomik belirsizliklerin arttığına işaret ediyor. Bu düşüş, iş dünyasının geleceğe yönelik beklentilerinde bir karamsarlık olduğunu gösteriyor. Özellikle, girdi maliyetlerindeki artış, talep yetersizliği ve finansmana erişimdeki zorluklar, reel kesimin güvenini olumsuz etkileyen faktörler arasında yer alıyor.
Ancak, İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (KKO-MA) aynı dönemde %75,1 seviyesine yükseldi. Bu artış, sanayi üretiminde bir toparlanma sinyali olarak değerlendiriliyor. Kapasite kullanım oranındaki yükseliş, reel kesimin üretim potansiyelini artırma çabasını gösteriyor.
Reel kesimdeki güven kaybının önüne geçmek için, hükümetin ve TCMB'nin koordineli bir şekilde hareket etmesi gerekiyor. Özellikle, yatırım ortamını iyileştirecek yapısal reformlar, vergi teşvikleri ve finansmana erişimi kolaylaştıracak düzenlemeler, iş dünyasının moralini yükseltebilir.
Döviz Kurları ve Finansal Piyasalar: Dalgalanma Devam Edecek mi?
Türkiye'de döviz piyasalarında dalgalanmalar devam ediyor. Dolar/TL kuru 38,47 seviyesine yükselirken, Euro/TL kuru 43,61 seviyesine çıktı. Döviz sepeti ise 41,04 seviyesinde bulunuyor. Döviz kurlarındaki bu yükseliş, enflasyon üzerinde yukarı yönlü baskı oluştururken, ithalat maliyetlerini de artırıyor.
Döviz kurlarındaki dalgalanmanın temel nedenleri arasında, küresel risk iştahındaki değişimler, Türkiye'nin dış ticaret açığı ve jeopolitik gelişmeler yer alıyor. Özellikle, ABD Merkez Bankası (Fed)'nin faiz politikası ve küresel büyüme beklentileri, döviz kurları üzerinde önemli bir etkiye sahip.
Finansal piyasalardaki belirsizliklerin azaltılması için, TCMB'nin döviz rezervlerini güçlendirmesi ve piyasaya güven vermesi gerekiyor. Ayrıca, yabancı yatırımcıların Türkiye'ye olan ilgisini artıracak adımlar atılması da büyük önem taşıyor.
Türkiye ekonomisi, enflasyonla mücadele, reel kesimin güvenini yeniden kazanma ve döviz kurlarındaki istikrarı sağlama gibi önemli zorluklarla karşı karşıya. TCMB'nin sıkı para politikası ve hükümetin yapısal reformları, bu zorlukların aşılmasında kritik bir rol oynayacak. Ancak, küresel ekonomik koşulların seyri ve jeopolitik gelişmeler de Türkiye ekonomisinin performansını etkileyecek önemli faktörler arasında yer alıyor.