19 Nisan 2025 Cumartesi

ABD Seçimlerinde Dezenformasyon: Sosyal Medyanın Hakikat Mücadelesi

ABD Seçimlerinde Dezenformasyonun Yükselişi

ABD başkanlık seçimleri, sadece siyasi bir mücadele alanı değil, aynı zamanda dezenformasyon ve gerçeklik savaşlarının da merkezi haline geldi. 2016'da Donald Trump'ın zaferi ve Brexit referandumu, sosyal medya platformlarının demokratik süreçleri nasıl etkileyebileceğini gözler önüne serdi. Cambridge Analytica skandalı, Facebook ve Instagram'ın yanlış bilgi yayılımındaki rolünü tartışmaya açtı.

Sosyal Medya Devlerinin Aldığı Önlemler

Meta, 2016'daki eleştirilerin ardından Üçüncü Taraf Doğrulama Programını başlattı. Ancak 2024 seçimleri sonrasında bu programın kaldırılması, platformların hakikat mücadelesindeki tutarsızlığını ortaya koydu. Twitter/X ise Topluluk Notları gibi kullanıcı temelli çözümlerle dezenformasyonla mücadele etmeye çalıştı.

  • 2016: Cambridge Analytica skandalı ve Meta'nın tepkileri
  • 2020: Seçim sonrası yanlış bilgi patlaması
  • 2024: Yapay zekânın seçimlerdeki rolü ve yeni tehditler

Yapay Zekâ ve Gelecekteki Tehditler

2024 seçimleri öncesinde, yapay zekâ tarafından üretilen sahte içerikler büyük endişe yarattı. Ancak beklenenin aksine, bu içerikler seçim sonuçlarını belirleyici bir rol oynamadı. Buna rağmen, 2028 seçimlerinde daha sofistike manipülasyon tekniklerinin kullanılması riski devam ediyor.

Meta'nın doğruluk kontrol programını sonlandırması, bağımsız doğrulama platformlarını finansal açıdan zor duruma soktu. Türkiye'deki Teyit.org ve Doğruluk Payı gibi girişimler, kaynak azalması nedeniyle kapasitelerini korumakta zorlanıyor. Kullanıcıların artık daha fazla topluluk temelli çözümlere yönelmesi bekleniyor.

ABD seçimleri, her dört yılda bir dezenformasyonla mücadele stratejilerini yeniden şekillendiriyor. 2028'de yapay zekânın daha etkin kullanımı, sosyal medya platformlarının sorumluluklarını artırabilir. Hakikat mücadelesi, dijital çağın en kritik sınavlarından biri olmaya devam edecek.

İlgili Haberler