Ahşap Ustası Babasından Mirasıyla Tarihi Evleri Yaşatıyor!
Gündem

Ahşap Ustası Babasından Mirasıyla Tarihi Evleri Yaşatıyor!


07 May 20255 dk okuma3 görüntülenmeSon güncelleme: 22 May 2025

Babasının ahşap atölyesinde yetişen Fatih Taşoğlu, plastik pencere ve kapılara direnerek ayakta tuttuğu bu mirası, makine mühendisliği yerine ahşap ustalığını seçerek sürdürüyor. Karkas ve kerpiçten yapılan binaları inşa etme konusunda uzmanlaşan Taşoğlu, ekibiyle birlikte zamana meydan okuyan sivil mimari örneklerini yeniden hayata döndürüyor. 37 yaşındaki Taşoğlu, sıfırdan inşa ettiği binaların yapım sürecini fotoğraflayarak sosyal medyada paylaşıyor ve bitirdiği tarihi yapılardan hatıra olarak eski kapı numarası levhalarını biriktiriyor.

Ahşap Ustalığı: Bir Aile Mirası

Fatih Taşoğlu, 1992'de Artvin'in Yusufeli ilçesinden Bursa'ya göç ettiklerini ve okuldan arta kalan zamanlarda babasının ahşap atölyesinde ona yardım ederek bu zanaatı öğrendiğini belirtiyor. Aldıkları olumlu geri dönüşlerle bu işi devam ettirmeye karar veren Taşoğlu, "Devam ederek de bu işin tamamına hakim oldum ve kendimi vererek, severek bu işi yapmaya başladım," diyor. Osmanlı'dan kalan sivil mimari örneklerinin restorasyonunun yanı sıra, temelden anahtar teslime kadar ahşap ve taş binalar inşa edebildiğini vurguluyor.

Tarihi Evlerin Yeniden Doğuşu

Taşoğlu, Bursa'da tarihi eser restorasyon işleri yaptıklarını ve bu konuda Bursa'nın zengin bir potansiyele sahip olduğunu ifade ediyor. Yaptıkları işlerle geçmişten günümüze ulaşan yaşam tarzlarını öğrendiklerini ve gelecekte de aynı işleri yapabilme konusunda tecrübelerini artırdıklarını söylüyor. Bir yapının inşa ve restorasyon sürecini şu sözlerle anlatıyor:

"Proje onaylandıktan sonra bize gelir. Projeyi alırız, işleriz. Binanın temelleri genelde taş duvarı üzerine kurulur. Taş duvarı, üzerine ahşap karkas içine kerpiç, harman tuğla koyulur. Duvarlar 'horasan sıva' olur. Katlar ızgara, tavanlar, kapılar, pencereler ahşap olur. Yani tamamen doğal ürünlerle izole edilmiş bir bina. Betonarme gibi bir madde yok. Ahşap, kerpiç, yazın serin, kışın sıcak bir hava kütlesine sahip bir malzeme kullanıyoruz. Doğadaki bütün yapı taşları burada var. Herhangi bir kimyasalla karıştırılan, beton gibi sıkılaştırıp sertleştirilen bir ürün kullanmıyoruz. Doğanın içindeki malzemeyi toplayıp bir ürün çıkarıyoruz."

Taşoğlu, bu tür işlerde dayanıklı ağaçların kullanılmasının önemine dikkat çekiyor ve ekliyor: "Kat yükseklikleri, binanın mukavemeti için güçlü bir ağaç kullanmanız lazım. Onların birleşim noktaları, kolon ve taşıyıcı sistemleri çok önemli. Ağaç daha güçlü bir mukavemeti nasıl kazanabilir, birleşim yerlerinde birbirlerine kerterek, birleştirerek aksamını yaparız. Eskiler, büyük, güzel işler yapmış. Biz de onları görerek aynı şekilde uygulamaya ve gelecek nesiller için hafızalandırmaya devam ediyoruz."

Geçmişe Duyulan Hayranlık ve Geleceğe Miras

Binanın karkas kısmında, kapı, pencere ve mobilyada çam ve meşe ağacı kullandıklarını, ağaçları ilaçlayarak uzun ömürlü hale getirdiklerini belirten Taşoğlu, 100 metrekarelik bir binanın komple anahtar tesliminin 6-12 ay sürdüğünü ifade ediyor. Yeniden inşa ettiği bir tarihi yapıda çalışırken, o yapının barındırdığı tarihi ve yaşanmışlıkları düşündüğünü dile getiriyor. "Burada geçmişi yakalayabiliyorsun. Buradaki hayat şartlarını, yaşanmışlıkları sen de yaşıyorsun gerçekten çünkü bir enerji var. İstesen de istemesen de vücudun o enerjiye katılıyor. Bendeki duygular çok yüksek oluyor o yüzden. Gördüğüm zaman en büyük hayranıymışım gibi bir bakıyorum," diyor.

Fatih Taşoğlu'nun babasından aldığı ahşap ustalığı mirasıyla tarihi evleri geleceğe taşıma çabası, geçmişe duyulan saygıyı ve doğal malzemelerle inşa edilen yapıların değerini yeniden hatırlatıyor. Ahşap ve kerpiçle inşa edilen bu evler, sadece birer yapı değil, aynı zamanda birer yaşam biçimi ve kültürel mirasın taşıyıcısı olarak önemini koruyor. Taşoğlu'nun bu alandaki çalışmaları, gelecek nesiller için ilham kaynağı olmaya devam edecek gibi görünüyor.