
Avukat Pehlivan Neden Tutuklu? Paris ve Brüksel Baroları Ayağa Kalktı!
Paris ve Brüksel Baroları, CHP'nin tutuklu Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan'ın tutuklanmasına büyük tepki gösterdi. Barolar, Pehlivan'ın "suç örgütüne üye olmak" gibi absürt bir gerekçeyle tutuklu bulunmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. İki baro da, Pehlivan'ın yalnızca mesleğini icra ettiği için gözaltında tutulduğunu belirterek, derhal serbest bırakılmasını talep etti. Bu durum, avukatların ve hukuk devletinin bağımsızlığına yönelik ciddi bir tehdit olarak değerlendiriliyor.
Brüksel Barosu'ndan Sert Tepki: "İzole Ediliyor!"
Brüksel Barosu'nun yaptığı açıklamada, Mehmet Pehlivan'ın yaşadığı koşullar ve tutuklanma gerekçesi detaylarıyla anlatıldı: "Mehmet Pehlivan'ın tek suçu: bir muhalif politik kişiyi savunmak. O zamandan beri, insan teması olmadan, günde 23 saat 5 metrekarelik bir hücrede izole olarak tutulmaktadır. Pehlivan, savunma görevini yerine getirdiği için özgürlüğünden mahrum bırakılmıştır." Bu durum, Pehlivan'ın ailesinden ve aylardır göremediği kızından uzak kalmasına neden oluyor. Brüksel Barosu, Pehlivan'ın derhal serbest bırakılmasını ve ailesine kavuşmasını talep etti.
Paris Barosu: "Avukatları Kriminalize Etmek Hukuk Devletine Tehdittir"
Paris Barosu da konuyla ilgili sert bir açıklama yaptı. Baro Yönetim Kurulu'nun kararına dayanarak, Türkiye'yi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) kapsamındaki yükümlülüklerine uymaya çağırdı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Mehmet Pehlivan örneğinde olduğu gibi avukatların kriminalize edilmesi, hukuk devleti ve insan haklarının korunması açısından doğrudan bir tehdittir." Paris Barosu, Pehlivan'ın serbest bırakılmasını ve avukatlık mesleğinin icrasını suç haline getirmeye yönelik suçlamaların düşürülmesini istedi.
Türkiye'de Hukuk Devleti Alarm Veriyor mu?
Mehmet Pehlivan'ın tutuklanması, Türkiye'de hukuk devletinin işleyişi ve avukatların bağımsızlığı konusunda ciddi endişeler yaratıyor. Uluslararası baroların bu duruma tepki göstermesi, olayın vahametini gözler önüne seriyor. Bu tür olaylar, Türkiye'nin uluslararası arenadaki imajını zedeleyebilir ve yatırımcı güvenini azaltabilir. Hukukun üstünlüğünün sağlanması, adil yargılanma hakkının korunması ve avukatların mesleklerini özgürce icra edebilmesi, demokratik bir toplumun olmazsa olmaz koşullarındandır.
Avukat Mehmet Pehlivan'ın tutukluluğu, sadece bir bireyin özgürlüğünden mahrum bırakılması değil, aynı zamanda hukuk devletine ve adalet sistemine vurulan bir darbedir. Uluslararası baroların bu konudaki hassasiyeti ve çağrıları, Türkiye'deki yetkililerin bu durumu ciddiye alması ve gerekli adımları atması gerektiğini göstermektedir. Aksi takdirde, hukuksuzluk ve adaletsizlik ortamı derinleşerek, toplumun tüm kesimlerini olumsuz etkileyecektir.










