İstanbul'da Bir Kadın Olmak: Şehir ve Hayatın Koşuşturması
Gündem

İstanbul'da Bir Kadın Olmak: Şehir ve Hayatın Koşuşturması


17 May 20255 dk okuma24 görüntülenmeSon güncelleme: 12 July 2025

Yeni bir güne başlarken zihnimde dönen bin bir düşünce... Yapılacak işler, ödemeler, görevler, arkadaşlar ve daha fazlası. Kendimi unutmamak ne kadar zor! Ama ben bir kadınım, güçlü bir kadın. İşte İstanbul'da bir günüm...

Güne Hazırlık ve Toplumsal Beklentiler

Her sabah olduğu gibi savaş boyalarımı sürmeliyim. Bakımlı olmak zorundayım, yoksa diğerlerinden soyutlanabilirim. Toplumun dayattığı, farkında olmadan beni de içine çeken alışkanlıklar... Bakımlı, güzel ve güçlü olmak. Başka yolu yok. Bugün ne giyeceğim? Hava kapalı. Beyaz olmaz, çiçekli elbisemle üşürüm. Kalın giysem terlerim, ince giysem üşürüm. Offf hava ya! Mayıs ortasında ısınır mısın artık?

Çocukluğumda Kanlıca'daki evimizin bahçesinde meyve veren dut ağaçlarını hatırlarım. Beyaz ve kara dutlar... Uğruna kolumu kırdığım o lezzetli dutlar. Bir de babamın dikenli telle çevirdiği can eriği ağacı... Tadı hala damağımda.

İstanbul'da Ulaşım ve Hayata Tutunma Çabası

Şimdi trafikle mücadele zamanı. Metroyla daha hızlı giderim, biraz yürürüm. Sabah yürüyüşü iyidir. Dışarı çıkar çıkmaz içime çektim tertemiz havayı ve haydi Bismillah! Dualar ettim yol boyunca her şeyin yolunda gideceği mükemmel bir gün olması için. Malum burası İstanbul, bizi bekleyen bir sürü kötü senaryo var ama aklımızdan çıkarmak zorundayız bunları, yoksa nasıl hayata tutunabilirdik?

Metroya bindiğimde o havasız kokuyu aldım yine. Çok kalabalık. Şöyle bir bakıyorsun güne başlamış yorgun ve düşünceli bir metro dolusu insana. Her birinin farklı bir hikayesi var. Kimi hastanedeki randevusuna yetişmeye çalışıyor, kimi öğrenci. Çoğu da işine yetişme çabasında. İçlerinde gezmeye giden var mı acaba diye düşünmeden edemedim. Gülümsedim. Metrodan indiğimde bir akıntının içinde buluyorsun kendini. Nehirde akıntıyla göç eden balıklar gibi. Aynı yöne giden bir sürü insan. El mahkum sende akıntıya bırakıyorsun kendini. Dışarı çıktığında kenarlara bırakılan kedi mamalarını çalan kargalar ve çıkar çıkmaz sigara yakan insanlar.

Günün Sonu ve Şükran

Akşam olduğunda yine aynı kalabalık insan akıntısıyla buluyorsun evin yolunu. Gün sonunda sahip olduklarına ettiğin şükürler ve rahat bir vicdanla başını koyduğun yastıktı elinde kalan. Bugünü de bitirdik kazasız belasız. Şimdi okuduğun dualarla sığındığın Yaradan’a bırakıyorsun kendini güzel rüyalarla uyanmayı umut ederek.