İstanbul Depremi: Bayram Sabahı Gelen Acı Uyarı!
Gündem

İstanbul Depremi: Bayram Sabahı Gelen Acı Uyarı!


24 April 20255 dk okuma42 görüntülenmeSon güncelleme: 09 September 2025

23 Nisan sabahı İstanbul'da yaşanan deprem, bayram coşkusunu bir anda endişeye çevirdi. Fiziksel bir yıkıma yol açmasa da, bu sarsıntı zihinlerde derin bir iz bıraktı. Deprem, ihmalleri, eksikleri ve unutturulan korkuları yeniden gün yüzüne çıkardı. İstanbul'un bir deprem gerçeğiyle yaşadığı ve her an bir tehlikeyle karşı karşıya olduğu bir kez daha hatırlandı.

Deprem Değil, İhmaller Sarsıyor!

Türkiye'nin bir deprem ülkesi olduğu gerçeği, yaşanan her sarsıntıyla daha da belirginleşiyor. Ancak, her depremden sonra "Çok şükür bir şey olmadı" diyerek konuyu kapatmak, büyük bir yanılgı. Aslında, "bir şey olmaması" bir şans değil, bir uyarı niteliğinde. İstanbul gibi büyük bir metropolde, bu tür depremler felaketin sadece bir zaman meselesi olduğunu gösteriyor. Peki, İstanbul olası bir büyük depreme hazır mı? Ne yazık ki, cevap hayır.

Depremin ardından yaşanan en büyük sorunlardan biri, iletişim ağlarının çökmesiydi. GSM operatörleri hizmet veremedi, insanlar sevdiklerine ulaşmakta zorlandı. Yıllardır övülen "güçlendirilmiş altyapılar" nerede? Afete hazır iletişim sistemleri neden çalışmadı? Bu durum, sadece teknik bir aksaklık değil, aynı zamanda halkın güvenliğini tehdit eden ciddi bir zafiyet.

Kentsel Dönüşüm Ranttan Öteye Geçemiyor!

Milyonlarca insan hâlâ depreme dayanıksız binalarda yaşıyor. Kentsel dönüşüm projeleri, rant odaklı yaklaşımlar nedeniyle yetersiz kalıyor. Belediyeler arası yetki karmaşası ve merkezi yönetimle koordinasyon eksikliği, afet planlarının uygulanmasını engelliyor. Deprem, sadece yer kabuğunun değil, sistemin de kırılganlığını gözler önüne seriyor.

İstanbul'un alarm zilleri çalarken, yetkililer ve vatandaşlar olarak sessiz kalmamalıyız. 23 Nisan'da çocuklar barış ve umut için şarkılar söylerken, deprem bize geleceğimizin güvenliğinin bugünkü sorumluluklarımızla doğrudan ilişkili olduğunu hatırlattı.

  • Deprem kader değil, ihmaller zincirinin sonucu olabilir.
  • İletişim altyapımız çökerken, ihale tablolarına bakmak yerine çözümler üretmeliyiz.
  • Depreme dayanıklı şehirler inşa etmek yerine gökdelen projeleriyle övünmekten vazgeçmeliyiz.

Hazırlıklı Olmak Zorundayız!

Artık gerçekten hazırlıklı olma zamanı geldi. Depremle yaşamayı değil, depreme karşı yaşamayı öğrenmeliyiz. Bu, sadece devletin değil, her birimizin sorumluluğu. Öncelikle, işini doğru yapmayan herkesi sorgulamalıyız. Dün yaşadığımız sarsıntı, beklenen "büyük deprem" olmayabilir. Ancak, bu yaşananın bir uyarı olmadığı anlamına gelmiyor. Aksine, bu bir çağrı. Evlerimiz, okullarımız, yollarımız ve en önemlisi biz, ruhen ve fikren hazır olmalıyız.

Unutmayalım ki, deprem gerçeğiyle yüzleşmek ve gerekli önlemleri almak, geleceğimizi güvence altına almanın tek yoludur. Bu bilinçle hareket ederek, daha güvenli ve dirençli bir İstanbul inşa edebiliriz.